TT

Tuğba Demirtaş

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Şef olarak görev yapmaktadır.

H. Murat Özbilgin

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Ünal Seven

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Müdür olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

Bu çalışma, sanayi üretim çevrimlerindeki fazlar ile son dönemde uygulamaya konulan tedbir ve teşviklerin sanayi üretimindeki toparlanmaya katkısını sektörel ayrımda analiz etmeyi hedefliyor. Temel amaç sanayi üretiminde yakın geçmişte gözlenen yavaşlamanın 2016’nın sonlarından itibaren yerini toparlanmaya bırakma sürecine ışık tutabilmek. Çalışmada iktisadi aktivitenin seyri çevrimsel/döngüsel bir bakış açısıyla irdeleniyor ve bu bakış açısına has bazı teknik terimler kullanılıyor. Bu teknik terimlerle birlikte çevrimsel hareketlerin nasıl hesaplandığı Özbilgin (2017) çalışmasında ayrıntılı olarak ele alınıyor. Söz konusu terimlerden bu yazıda kullanılanlar okuyucuyu yönlendirebilmek amacıyla Grafik 1’de görsel olarak tanımlanıyor.

Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) ile ölçülen ekonomik aktivite çevrimsel olarak 2015 yılı son çeyreği başlarında yavaşlamaya, 2016 yılı sonlarında da toparlanmaya başladı (Grafik 2). 2017 yılı Nisan ayında potansiyel eşik bir miktar aşılarak genişleme dönemine girildi.

Toparlanmayı hangi bileşenlerin sürüklediğini irdelemeye ana mal grupları itibarıyla çevrimsel durumu inceleyerek başlayalım. Grafik 3’te de görülebileceği üzere SÜE’deki toparlanma dayanıklı tüketim malları, enerji ve sermaye mallarının üretildiği sektörlerce sürüklenmekte. Yakın geçmişteki yavaşlama en belirgin olarak dayanıklı tüketim malları üreten sektörlerde yaşanmış; ancak, en hızlı toparlanma da yine bu sektörlerde gerçekleşmiş. Yine aynı grafikten ara malı üreten sektörlerde toparlanmanın devam ettiğini ama halen potansiyel eşiğin altında kalındığını görüyoruz. Dayanıksız tüketim malı grubunda ise olumsuz görünüm halen devam ediyor. Bu grup için toparlanma sinyalleri gelse de bu sinyaller zayıf ve yavaşlama 2017 yılı ikinci çeyrek başı itibarıyla devam ediyor.

Şimdi de toparlanmanın sektörel bileşenlerini anlamaya çalışalım. Grafik 4’te toparlanma hareketinin güçlü seyrettiği sektörler yer almakta. Bu sektörler imalat sanayi toplam katma değerinin yaklaşık yarısına karşılık geliyor. Yine aynı grafikten görebileceğimiz gibi bu sektörlerden mobilya ve elektrikli teçhizat sektörleri son yavaşlamadan en derin biçimde etkilenen sektörler olmuştu. Bu sektörlerde uygulanan vergi indirimlerinin (kur avantajı nedeniyle hızlanan ihracat ile de etkileşime girerek) gözlemlediğimiz hızlı toparlanmada rol oynadığı ve bunların oldukça zamanlı politikalar olduğu grafiklerden anlaşılmakta.

Çalışmanın kalan bölümünde SÜE’deki toparlanmanın hangi sektörler tarafından sürüklendiğini sektörel ihracat gelişmeleri ile teşvik ve vergi indirimlerinin rolü üzerine bir takım çıkarımlar yaparak inceliyoruz. Tablo 1’de Ekim 2015 – Nisan 2017 döneminde yapılan teşvik harcamalarının sektörel dağılımı gösteriliyor. SÜE’deki yavaşlamanın başlangıcından potansiyel tekrar aşılana kadar geçen zamanda yaklaşık 45,9 milyar TL düzeyinde sektörel teşvik harcaması yapıldığını görüyoruz. Bu harcamalar büyük oranda yatırım, ihracat, istihdam, girişimcilik, fuar ve AR-GE teşvikleri ile sektörel/bölgesel nitelik arz eden diğer teşviklerden oluşuyor.

Tablo 1’de sunulan teşviklerin yürürlüğe girme zamanlamaları ile teşvik harcamalarının nitelik ve doğası sektörel bazda önemli farklılıklar arz ediyor. Örneğin; bazı sektörlerde tüketicilere yansıyan vergilerde indirime gidilerek talep doğrudan doğruya hedeflenirken, bazılarında AR-GE ve inovasyon harcamaları desteklenerek uzun vadeli üretkenlik kazanımları hedefleniyor. Bir sektöre verilen teşvikler söz konusu sektörü doğrudan etkilerken diğer sektörleri de dolaylı olarak etkileyebiliyor. Teşviklerin yürürlüğe girme zamanları da gerek sorumlu kuruluşların karar alma ve bürokratik süreçlerindeki farklılıklar, gerekse yasama/yürütme takvimi nedeniyle farklılaşabiliyor. Buna rağmen sektörel teşvik yoğunluğu ile sektörel toparlanma hızları arasındaki ilişki teşviklerin etkinliği hakkında bir fikir verebilir. Bu amaçla, ilk etapta ürün bazlı üretim değeri verilerinden yola çıkılarak teşvikler ve sanayi üretimi arasında sektörel eşleştirme yapılabilecek bir sektör tanımlaması gerçekleştirildi. İkinci olarak ürün bazlı üretim değerleri bu sektörlere göre toplulaştırılarak sektörel üretim değerleri üretildi. Ardından teşvik harcamalarının sektörel üretim değerleri içindeki payları hesaplandı.[1] Bu paylar Grafik 5’in yatay ekseninde yer alıyor. Dikey eksende ise çevrimsel toparlanmanın boyutunu simgeleyen bir ölçüt (ilgili seri dipten döndükten sonra yukarı yönde katettiği mesafe) bulunuyor. Soldaki grafikte sol üstte ve sağ altta kırmızı ile belirtilen iki tane sıra dışı (outlier) sektör görünüme dahil edilirken, sağdaki grafikte bu sektörler yer almıyor. Bunlar Elektrikli Makineler ve Makine İmalat sektörleri.

Grafik 5’te sunulan çerçeve üç temel mesaj içeriyor.

(1) Elektrikli Makineler gibi teşviklerin kısmen de olsa doğrudan vergi indirimleri ile tüketim harcamalarını kısa vadede canlandırmaya yönelik olarak tasarlandığı sektörlerde teşvik harcamalarının toplam üretim değeri içindeki payı düşük olmasına rağmen toparlanma etkisi oldukça belirgin görünüyor.

(2) Makine İmalat gibi teşviklerin daha ziyade AR-GE ve inovasyon gibi uzun vadede üretim verimliliğinde artış sağlayacak alanlara sağlandığı sektörlerde ise teşvik harcamaları yoğun olarak sağlanmasına rağmen kısa vadede ortaya çıkan etki görece düşük görünüyor.

(3) Bu iki sektör grubu dışlandığında ise teşvik harcaması yoğunluğu ile üretimdeki toparlanma arasında oldukça belirgin bir pozitif ilişki göze çarpıyor.

Sonuç olarak sektörel tedbir ve teşviklerin sanayi üretimindeki toparlanma hareketinde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkün. Veri kısıtlarından dolayı nedensel ilişki net bir biçimde ortaya koyulamasa bile gerçekleştirdiğimiz hesaplamalar bize teşviklerin yoğun olduğu sektörlerde toparlanmanın daha belirgin olduğunu söylüyor. Yine de 2009 yılından beri SÜE’nin potansiyel düzeyinin üzerine çıkmakta zorlandığı genel gözleminden hareketle, üretimde kısmi kısa vadeli toparlanmalardan ziyade kalıcı ve sürdürülebilir artışlara odaklanmakta fayda var. Diğer bir ifadeyle, üretim kapasitesinde uzun vadeli kazanımlar elde etmek için kısa vadeli tedbir ve teşviklerin kalıcı verimlilik artışına yönelik yapısal reformlarla desteklenmesi büyük önem taşıyor.

 

[1] Toplam üretimde payı görece küçük olup tanım uyumlaştırması yapılamayan sektörler analiz dışında bırakıldı.

Kaynakça

Özbilgin, M. (2017). “Forecasting the Growth Cycles of the Turkish Economy” TCMB Çalışma Tebliği, 17/15.

 

Tuğba Demirtaş

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Şef olarak görev yapmaktadır.

H. Murat Özbilgin

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Ünal Seven

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Müdür olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

ANA SAYFA

* Blogda yer verilen görüşler yazarlara aittir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi görüşlerini temsil etmeyebilir.