İhracat özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin refah artışı için oldukça önemli bir unsur. Ekonomik büyümeyi sürükleyen temel faktörlerden biri olan ihracatta gözlenen sektörel ve/veya makro nitelikteki dalgalanmalar ise belirsizlikleri artırarak ihracatçı firmaların yatırım davranışlarını olumsuz yönde etkilemekte ve büyüme performanslarını sınırlayabilmekte. İhracat gelirlerindeki dalgalanmalar en belirgin olarak ekonomik kriz dönemlerinde görülüyor. Kriz dönemlerinde firmaların ihracat kararlarını etkileyen konjonktürel ve davranışsal bileşenlerin iyi anlaşılması ekonomik istikrarı destekleyen etkin politikalar geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Bu çalışmada iktisadi dalgalanmaların firma ihracat kararları üzerindeki etkilerine dair bulgularımızı özetliyoruz[1]. 1990-2014 yılları arasında imalat sanayinde faaliyet göstermiş olan ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sektör Bilançoları veri setinde yer alan 12.431 firmaya ait 108.085 gözlem ile gerçekleştirilen analizlere göre firmalar ihracat eğilimlerini sürdürme konusunda kararlılık sergilemekte. İhracatçı firmaların sadece yüzde 7’si bir sonraki yıl ihracat yapmayı bırakırken, ihracatçı olmayan firmaların ise yüzde 20’si bir sonraki yıl ihracatçı olma kararı alıyor[2]. İhracata başlama ve devam etme eğilimleri zaman içerisinde çok fazla değişim sergilememekte; ancak kriz dönemleri bu duruma istisna teşkil ediyor[3] Hatta farklı kriz dönemlerinde ihracat kararlarındaki değişimde farklılaşan eğilimler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca, farklı nitelikteki kriz dönemlerinde ihracat davranışında değişikliğe giden firma kompozisyonunun farklılaştığı da gözlemlerimiz arasında.
Çalışmamızın temel amacı, farklı özelliklere ve dinamiklere sahip krizlerin firmaların ihracat kararlarını farklı mekanizmalar çerçevesinde etkileyebileceğini göstermek. Bu doğrultuda Türkiye ekonomisinin deneyimlediği 1994, 2001 ve 2008 kriz dönemlerine yoğunlaşarak firmaların farklı nitelikteki iktisadi çalkantı dönemlerindeki ihracat davranışlarının ne yönde değiştiğini anlamaya çalışıyoruz.
Tablo 1’de farklı kriz dönemlerinde ihracatçı olma ve ihracata devam etme olasılıklarına dair ekonometrik analiz sonuçları özetleniyor.
İhracata Başlama ve Devam Etme Olasılıklarını Etkileyen Firma Özellikleri
Ölçek, kredi kısıtı, kârlılık, rekabet gücü ve araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) yatırımları ihracatçı olma ve ihracata devam etme olasılıklarını etkileyen faktörler. Verimlilik ise firmaların ihracatçı olma olasılığını etkilemezken, ihracat piyasalarında sağ kalma olasılığını artırıyor.
Ölçek ve sektör etkileri kontrol edildikten sonra maddi olmayan rekabet gücü yüksek olan firmaların ihracata başlama olasılıkları diğer firmalara göre 1,44 kat daha fazla olurken, aynı olasılık Ar-Ge harcaması yapan bir firmada Ar-Ge harcaması yapmayan firmaya göre 1,25 ve kredi kısıtı olmayan firmada kredi kısıtı olan firmaya göre 1,3 kat daha yüksek.
Maddi olmayan rekabet gücü yüksek firmaların ihracata devam etme olasılığı maddi olmayan rekabet gücü düşük firmalara göre yaklaşık 2 kat fazla olurken, Ar-Ge harcaması yapan bir ihracatçının Ar-Ge harcaması yapmayan bir ihracatçıya göre ihracat piyasalarında varlığını sürdürme olasılığı 1,6 kat daha yüksek. İhracatçı firmaların kredi kısıtı olmaması ve yüksek kârlılığa sahip olması ihracata devam etme olasılıklarını kredi kısıtı olan ve kârlılığı düşük firmalara göre sırasıyla 1,5 ve 1,1 kat artırıyor.
İlgili yazında reklam, pazarlama ve satış sonrası hizmetlere yapılan harcamalar maddi olmayan rekabet gücü olarak nitelendirilmekte ve Ar-Ge harcamaları ile birlikte kaliteli üretim için bir gösterge olarak kullanılmakta. Bu açıdan bakıldığında, tahminlerimizin sonuçları ihracata başlamak ve sürdürebilmek için “kaliteli üretimin” önemini ortaya koyuyor.
İhracata Başlama Eğilimi
Kriz dönemlerinde ihracat piyasalarına girme olasılığını etkileyen firma özelliklerinin genel eğilimden farklılaştığı gözlenmekte. İç talebin önemli ölçüde daraldığı ve TL’nin değer kaybettiği 1994 krizinde kaliteli üretimin ihracatçı olma olasılığı üzerindeki etkisi daha da belirgin. Ar-Ge harcaması yapan firmaların ihracatçı olma olasılığı Ar-Ge harcaması yapmayan firmalara göre 3 kat fazla iken, aynı olasılık maddi olmayan rekabet gücü yüksek firmalarda maddi olmayan rekabet gücü düşük olan firmalara göre 3 kattan da fazla.
Önemli ölçüde kredi sıkışıklığının yaşandığı ve daha çok yerel nitelik taşıyan 2001 krizinde ise ihracatçı olma olasılığını etkileyen en önemli unsurun kredi kısıtları olduğu gözleniyor. Genel eğilimden farklı olarak Ar-Ge harcamaları ve kârlılık görece önemini yitirirken, kredi kısıtı olmayan firmaların kredi kısıtı olan firmalara göre ihracatçı olma olasılıkları yaklaşık 3 kat fazla hale geliyor.
İhracat piyasalarında özellikle Avrupa Birliği'nde talep daralmasına neden olan 2008 küresel krizinde ise hiçbir firma özelliği ihracatçı olma kararı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip değil. Bu durum 2008 küresel kriz döneminde ihracatçı olmayan firmaların ihracat piyasalarına girme konusundaki genel isteksizliğini gösteriyor.
Sonuç olarak, krizlerin kendine has özelliklerinin döneme özgü dinamiklerle etkileşime girerek ihracatçı olma kararını belirleyen faktörlerin farklılaşmasına neden olduğu ortaya çıkıyor.
İhracata Devam Etme Eğilimi
Krizler ihracatçı firmaların ihracata devam edip etmeme kararları üzerinde de farklı etkilere sahipler. 1994 krizinde kârlı ve kaliteli üretim yapan ihracatçıların ihracata devam edebildikleri görülürken, 2001 krizinde maddi olmayan rekabet gücü yüksek, kârlı ve kredi kısıtı olmayan ihracatçı firmaların ihracat faaliyetlerini sürdürdükleri gözleniyor. 2008 krizinde ise kaliteli üretim ve kredi kısıtına ek olarak firmaların verimlilikleri de ön plana çıkıyor. Küresel kriz ihracatçı olma iştahını azaltırken aynı zamanda küçük, verimsiz ve kredi kısıtı olan ihracatçıların da ihracata devam etme olasılıklarını düşürüyor. 2008 krizinde AB odaklı ihracat yapan firmaların kısa vadeli de olsa sorun yaşamaları ihracatta pazar yoğunlaşmasının yan etkilerini ortaya koyuyor. İhracat pazarlarını çeşitlendirecek politikalara ağırlık vermek özellikle küresel kriz dönemlerinde ihracatın ekonomik istikrara katkısını destekleyebilir.
Sonuç olarak, firmaların ihracat kararları istikrarlı bir seyir sergilese de, krizlerin bu kararlara yönelik firma davranışlarında bazı temel değişimlere neden olduğunu söylemek mümkün. Bu bağlamda, iktisadi dalgalanma dönemlerinde uygulanacak tedbir ve teşviklerin dönemin koşulları dikkate alınarak belirlenmesi oldukça önemli. İç talebin daraldığı ve TL’nin değer kaybederek ihracat piyasalarında göreli fiyat avantajının oluştuğu durumlarda yeni firmaların ihracat piyasalarına girişini destekleyecek politikalar; kredi kısıtının baskın olduğu durumlarda firmaların finansman koşullarını destekleyecek politikalar; yurt dışı talebin daraldığı, yurt içi talebin ve TL’nin değer kaybının sınırlı kaldığı durumlarda ise ihracata devam etmeyi teşvik eden politikalar makroekonomik istikrarı destekleyecektir.
[1] Çalışmanın detayları için bkz. Atabek-Demirhan ve Ercan (2017).
[2] İhracatı sürdürme eğiliminin oldukça güçlü olmasının temel sebeplerinden biri ihracatçıların maruz kaldığı yüksek batık maliyetler (sunk costs); bkz. Özler ve diğerleri (2009) ve Atabek-Demirhan (2016).
[3] Kriz dönemlerinde ihracata başlama eğiliminin yüzde 20’lik ortalama değerin oldukça üzerine çıkabildiğini görüyoruz. Örneğin 1994 krizinde ihracata başlayanların oranı yüzde 32,5 ile genel ortalamanın oldukça üzerinde.
Kaynakça:
Atabek-Demirhan, A. (2016). “Export behavior of the Turkish manufacturing firms.” Emerging Markets Finance and Trade 52(11), 2646-2668.
Atabek-Demirhan, A. ve Ercan, H. (2017). “Export propensity and export volume of manufacturing firms during crises: Firm-level analysis of Turkish exporters.” Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Çalışma Tebliği (yayımlanma aşamasında).
Özler, Ş., Taymaz, E. ve Yılmaz, K. (2009). “History matters for the export decision: Plant-level evidence from Turkish manufacturing industry.” World Development, 37(2), 479-488.