Bankaların, zorunlu karşılığa tabi yükümlülüklerinin belirli bir oranı kadar rezervi merkez bankası nezdinde risksiz varlık olarak bulundurmaları anlamına gelen zorunlu karşılık uygulaması, bankacılık sektörünün toplam riskini sınırlayıcı bir nitelik taşır. Bankalar tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) nezdinde tesis edilen ve zorunlu karşılıkları da kapsayan serbest mevduat kalemi, TCMB likidite yönetimi açısından bilançoyu dengeleyen artık değerdir. Para politikası operasyonlarının tamamı, nihai olarak söz konusu cari hesap bakiyesini etkiler. Şubat 2001 krizi sonrası dönemde dalgalı kur rejimine geçişle birlikte, geleneksel araçların hâkim olduğu para politikası operasyonel yapısı, geleneksel olmayan araçlarla desteklenerek yeni bir çerçeveye oturtuldu. Uygulanan likidite yönetimi sürecine paralel olarak, bankacılık sektörü likidite yönetiminin etkinleştirilmesi ve daha esnek bir yapıya kavuşturulması amacıyla birçok düzenleme yapıldı. Bu kapsamda bankacılık sektörü zorunlu karşılık uygulaması da aktif bir politika aracı olarak kullanılmaya başlandı ve muhtelif tarihlerde maliyet, kapsam ve uygulamaya yönelik değişiklikler gerçekleştirildi. Türk lirası (TL) zorunlu karşılık uygulamasına yönelik temel değişiklikler tesis edilen karşılıklara faiz ödenmesini, bu karşılıkların tamamının belirlenen dönem için ortalama olarak tesis edilebilmesi imkânını ve karşılıkların bir kısmının ABD doları, euro veya altın/hurda altın olarak tesis edilebilmesine imkân sağlayan Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) uygulamasını kapsıyordu.
Güncel uygulama itibarıyla TL zorunlu karşılıklar,
- Merkez Bankası nezdindeki hesaplarda nakden ve on dört günlük dönemlerin ortalaması olarak tesis edilir.
- Bir tesis döneminde tutulması gereken zorunlu karşılıkların %5’ine kadar fazla veya eksik tesis edilen tutarlar bir sonraki tesis dönemine taşınabilir.
- Tesis edilen karşılıklar TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının 400 baz puan eksiği kadar faiz oranı üzerinden nemalandırılır.
Zorunlu karşılıkların dönem ortalaması olarak tesis edilmesi, beklenmeyen likidite şoklarının karşılanmasında likidite tamponu görevi görerek finansal istikrarı destekler, bankacılık sektörü likidite yönetimini kolaylaştırır ve para piyasası faiz oranlarındaki dalgalanmaların yumuşatılmasına katkı sağlar.
Bu bağlamda, bankaların serbest mevduat tesis etme eğiliminin incelenmesi, likidite yönetimine sağlayacağı katkı açısından önem taşır. Bankacılık sektörünün iki haftalık dönem içindeki serbest mevduat tesis etme eğilimi, temel olarak; finansal piyasalarda mevcut olan likidite koşullarından, sistemin fonlama ihtiyacı (SFİ) seviyesinden, bankalar serbest mevduat bakiyesinin SFİ’ye oranından ve TCMB’nin fonlama stratejisinden etkilenir.
Bankacılık sektörü serbest mevduat tesis etme eğilimi incelendiğinde, uygulanan likidite yönetimi stratejisine ve SFİ seviyesine bağlı olarak dönemler itibarıyla yapısal farklılıkların oluştuğu gözleniyor. 2002-2009 döneminde Türk mali piyasalarında mevcut olan yapısal likidite fazlası koşullarından ötürü sektörün öngörülebilir bir serbest mevduat tutma eğiliminin mevcut olduğu izleniyor (Grafik 1).
2010-2016 döneminde ise 2009 yılından itibaren yapısal nitelik kazanmaya başlayan likidite açığı koşulları ve TCMB’nin yüksek frekanslı likidite politikasından dolayı serbest mevduat tesis etme eğiliminin öngörülebilirliğinin azaldığı (Grafik 2) ve ROM mekanizmasının da etkisiyle serbest mevduat bakiyesi seviyesinin SFİ’ye oranının azaldığı (Grafik 3) görülüyor.
Bu dönemde, ortalama olarak tesis edilen TL zorunlu karşılıkların hazır likidite kaynağı[1] etkisinin azaldığı ve bankaların bireysel likidite yönetimleri için finansman ihtiyacının arttığı izleniyor.
Serbest mevduat bakiyesi seviyesinin SFİ içindeki payının gerilemesiyle, bankacılık sektörünün kullanıma hazır gün başı likidite seviyesi azaldı. Bu kapsamda, bankaların, diğer bankalardan alacaklara ve takası daha geç saatte olan para piyasalarına bağımlılıklarının artmasıyla serbest mevduat tesis etme eğilimi, ihtiyati amaçlı olarak, miktar ihalesi yöntemiyle gerçekleştirilen bir hafta vadeli günlük repo ihale tutarına ve bu tutarın toplam haftalık vadeli fonlama stoku içindeki payına belirgin tepki verir hale geldi (Grafik 4).
TCMB, 2016 yılı Haziran ayından itibaren likidite politikasındaki öngörülebilirliği artırmak ve bankacılık sektörü likidite yönetimindeki etkinliği desteklemek amacıyla temel fonlama faiz oranı üzerinden miktar ihalesi yöntemiyle gerçekleştirdiği fonlama stratejisinde teknik bir değişiklik yaparak haftalık vadeli fonlama stokunun haftanın günlerine dengeli dağıtılması yöntemini uygulamaya başladı (Grafik 5). Böylelikle, haftanın belirli günlerinde yoğunlaşan yüksek fonlama dönüşlerinin öncesinde izlenen ihtiyati amaçlı fazla serbest mevduat tesis etme ihtiyacının azalmasıyla bankaların serbest mevduat tutma eğilimleri daha öngörülebilir hale geldi (Grafik 6).
2011 yılından itibaren bankaların serbest mevduat tesis etme eğiliminin standart sapmalarına bakıldığında, özellikle 2016 yılının ikinci yarısından itibaren TCMB’nin sadeleşme adımları sonucunda serbest mevduat tesis etme eğilimi oynaklığının belirgin şekilde düştüğü görülüyor (Grafik 7).
Sonuç olarak bulgularımız, para politikasının operasyonel yapısının sadeleştirilmesine yönelik olarak alınan tedbirlerin bankaların likidite yönetimi davranışlarını önemli ölçüde etkilediğine işaret ediyor. Son dönemde TCMB likidite politikasında hem fiyat hem de miktar boyutunda öngörülebilirliğin önemli ölçüde arttığını ifade etmek mümkün. Nitekim ilgili düzenlemeler sonrasında, para politikası duruşundaki öngörülebilirliğin artmasının da sürece katkıda bulunmasıyla bankacılık sektörü serbest mevduat tesis etme eğilimindeki oynaklığın 2016 yılının ikinci yarısından itibaren ciddi şekilde azalmakta olduğu gözleniyor.
[1] TL zorunlu karşılıkların TL olarak tutulan kısmı, TCMB nezdinde açılan hesaplarda ortalama olarak ve nakden tesis edilir. Bankaların, Elektronik Fon Transfer ve perakende ödeme sistemlerinde kalan bakiyeleri gün sonunda zorunlu karşılık hesaplarına aktarılır. Gün başında tekrar bankaların bahsi geçen ödeme sistemleri hesaplarına devredilen bu bakiyeler, bankacılık sektörü için önemli bir gün başı hazır likidite kaynağı niteliği taşır.