TT

Emre Akgündüz

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

Aktif İşgücü Programları işsizlerin işe yerleştirilmelerini sağlamak için kamu tarafından uygulanan işgücü piyasası politikaları olarak tanımlanmakta ve başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada yaygın olarak kullanılmakta. Bu politikaların Türkiye’de de uygulanan en yaygın örneklerinden biri mesleki eğitim kursları (MEK). İŞKUR verilerine göre 2013 ve 2014’te yıllık 200.000’in üzerinde, 2015’te ise 170.000’e yakın kişi MEK’ten faydalanmış. Uluslararası akademik çalışmalarda MEK uygulamalarının etkileri konusunda birbiriyle çelişen bulgulara rastlanıyor (Kluve, 2010). Farklı ülke ve zamanlarda düzenlenen mesleki eğitim programlarının farklı etkilerinin bulunması, program içeriği ve tasarımının program verimliliği açısından kritik bir rol oynadığı izlenimini uyandırmakta.

Bireylerin MEK program tecrübelerindeki en önemli farklılaşma eşleştirildikleri firmaların özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu özellikler arasında, firma büyüklüğü, programın başarısıyla oldukça kuvvetli ilişkiye sahip bir değişken olarak öne çıkıyor. Burada “firma büyüklüğü” ile kastedilen firmadaki toplam çalışan sayısı. Büyük firmalarla eşleştirilen katılımcıların istihdam edilme olasılıkları ve istihdamda kalma süreleri küçük/orta ölçekli firmalarla eşleştirilen eşdeğer kişilere göre azımsanmayacak derecede yüksek.

İŞKUR’un uygulamasında MEK kapsamındaki firma ve kursiyer eşleşmesi başvurularda belirtilen bilgiler ışığında rassal olarak gerçekleştirilmekte. Grafik 1, 2012 yılındaki MEK katılımcılarının eşleştirildikleri firmaların büyüklüklerine göre kurstaki başarısızlık oranı, iş bulanlar arasında gün bazında istihdamda kalma süresi ve eşleştirildikleri firmada işe yerleşme oranını göstermekte. Büyük firmalarla eşleştirilen katılımcıların eşleştirildikleri firmada istihdam oranları ve ortalama istihdam süreleri açık bir şekilde daha yüksek. Diğer yandan, başarısızlık oranlarında belirgin bir fark olmaması, katılımcıların kişisel özelliklerinde ciddi bir fark olmadığına işaret ediyor. Eğitim, cinsiyet, yaş ve il gibi katılımcıların gözlemlenebilir özelliklerini sabit tuttuğumuz regresyon analizlerimizde de firma büyüklüğünün istihdam süreleri ve eşleştirilen firmada istihdam oranlarında istatiksel olarak anlamlı etkisi olduğunu görmekteyiz (Akgündüz, Balkan ve Tümen, 2016). İŞKUR tarafından yapılan firma-katılımcı eşleştirmelerinin rassal yapıldığı bilgisi ışığında söz konusu ilişkinin nedensel olduğunu söylemek mümkün.

Grafik 2, firma büyüklüğü ile katılımcıların kurs sonrası istihdamda kalma süreleri arasındaki ilişkiyi farklı bir açıdan ortaya koymakta. Grafikte, 2012 yılındaki katılımcıların istihdam oranları firma büyüklüğüne göre 30 günlük aralıklarla gösteriliyor. İlk 30 günde katılımcılar arasında istihdamda kalma olasılığı anlamında büyük bir fark gözlemlenmezken; 180 gün istihdamda kalma ihtimali, büyük firmalarla eşleştirilen katılımcılar için küçük firmalar ile eşleştirilen katılımcılardan 15 puan daha yüksek. İstihdamda kalma süresi arttıkça bu fark yükseliyor ve uzun vadede büyük firmalarla eşleştirilen katılımcıların ciddi kazanımlarının oluştuğu görülüyor.

Büyük firmalarla eşleştirilmenin katılımcılarda gözlenen pozitif etkileri için farklı sebepler öne sürülebilir. Büyük firmalarda pozisyon sayısının farklılaşması, katılımcılara uyan pozisyon bulunma ihtimalini mekanik olarak artırmakta. Bir diğer açıklama ise işgücü verimliliği ile firma büyüklüğü arasında gözlemlenen pozitif ilişki (Idson ve Oi, 1999). Katma değerin yüksek olduğu firmalarda katılımcıların kurs sonrasında istihdam ihtimalinin de yüksek olması beklenir. Uzun vadede ise büyük firmaların çalışanlarının eğitimine yatırım ihtimalinin görece yüksek olması ve firma içi işgücü piyasalarının varlığı, MEK programı sonrasında katılımcıların beşeri sermayelerinin artmaya devam etmesine ve mesleklerinde ilerlemelerine fayda sağlayabilecek faktörler (Black, Noel ve Wang, 1999).

Arkasında yatan mekanizmalar tartışılabilecek olsa da, ampirik olarak Türkiye’de firma büyüklüğü ile MEK programlarının neticeleri arasında kuvvetli bir pozitif ilişki söz konusu. Sonuç olarak, MEK katılımcılarının eşleştirildiği firmalar seçilirken kolayca gözlemlenebilecek bir özellik olan firma büyüklüğünün dikkate alınması, mesleki eğitim programlarının verimliliğine ciddi oranda katkıda bulunabilecek bir faktör. Programa katılmaları için büyük firmalara ilave teşvikler sağlanması da değerlendirilebilecek politika önerileri arasında bulunuyor.

* Bu çalışma İŞKUR ve TCMB arasında imzalanan resmi protokol doğrultusunda gerçekleştirilen “Aktif İşgücü Programlarının Etki Değerlendirmesi” projesi kapsamında yürütülmektedir. Değerli katkılarından dolayı İŞKUR yönetimi ve personeline teşekkürlerimizi sunarız.

Kaynakça:

Akgündüz, Y. E., B. Balkan ve S. Tümen (2016). “Employment Effects of Government-Sponsored Training Programs in Large vs Small Firms: Evidence from Random Assignment of Workers to Firms.” Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Yayımlanmamış Çalışma.

Black, D. A., B. J. Noel ve Z. Wang (1999). “On-the-job training, establishment size, and firm size: Evidence for economies of scale in the production of human capital.” Southern Economic Journal, 66(1), 82–100.

Idson, T. L. ve W. Y. Oi (1999). “Workers are more productive in large firms.” American Economic Review, 89(2), 104–108.

Kluve, J. (2010). “The effectiveness of European active labor market programs.” Labour Economics, 17(6), 904–918.

 

 

 

Emre Akgündüz

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

ANA SAYFA

* Blogda yer verilen görüşler yazarlara aittir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi görüşlerini temsil etmeyebilir.