TT

Aslıhan Atabek Demirhan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Kıdemli Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

S. Simin Bayraktar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Yardımcı Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

Aşırı iklim olaylarının, kısa vadeli arz şoklarına sebebiyet vererek başta gıda grubu olmak üzere genel fiyat seviyesi açısından risk oluşturduğu biliniyor. Bu nedenle iklim değişikliği konusu, öncelikli hedefi fiyat istikrarı olan merkez bankalarının araştırma gündeminde yerini aldı[1]. Bu yazıda, ilgili göstergeleri kullanarak Türkiye’de iklim değişikliği ile gıda enflasyonu arasındaki ilişkiyi inceliyoruz.

Son yıllarda artan sıcaklık, uzayan kuraklık dönemleri, şiddetli fırtına ve seller gibi aşırı hava olaylarının daha sık ve yoğun seyretmesi, tarımsal üretim, tedarik zincirleri ve dolayısıyla gıda fiyatları açısından önemli bir risk unsuru olarak öne çıkmakta. Yapılan çalışmalar, iklim değişikliğinin 2035 yılına kadar her yıl küresel gıda maliyetlerini ortalama yüzde 1,5 ile yüzde 1,8 puan arasında artıracağını öngörüyor[2]. İklim değişikliğine karşı en hassas bölgeler arasında yer alan Akdeniz kuşağında bulunan ve dünyanın önde gelen meyve ve sebze üreticilerinden biri olan Türkiye için de iklim değişikliği, gıda fiyatları üzerinden önemli bir enflasyonist baskı unsuru oluşturmakta.

Yapılan analizler taze meyve ve sebze fiyatlarındaki mevsimsel yapının değiştiğine işaret ederken bu gelişmede iklim değişikliğinin önemli rol oynadığını ima etmekte. Meteoroloji verileri, 2020 sonrası dönemde sonbahar ve kışların daha ılıman, ilkbahar ve yazların ise çok daha sıcak geçtiğini, yağış miktarının ise genel olarak azaldığını göstermekte (Grafik 1 ve 2).

Sıcaklık artışları ile birlikte azalan yağış miktarları gerek ürün verimi gerekse üretim maliyeti kanalıyla gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmakta. Nitekim, Türkiye’nin önde gelen meyve ve sebze üreticisi 5 ilin (Mersin, Adana, Antalya, Hatay, Muğla) iklim özelliklerine baktığımızda, bu illerde yaşanan ciddi kuraklıkların sebze ve meyve üretimini olumsuz etkilediği görülmekte (Grafik 3). Daha sıcak ve az yağışlı yaz ayları sulama ihtiyacını ve dolayısıyla tarımsal faaliyette kullanılan elektrik miktarını artırıyor (Grafik 4). Artan sıcaklık ve azalan yağışlarla birlikte düşen arz ve yükselen maliyetlerin ise taze meyve ve sebze fiyatlarına yansıdığı görülmekte (Grafik 5).

İklim değişikliği sonucu mevsimlerde gözlenen kaymaların yukarıda özetlenen şekilde arz ve maliyetleri etkilediği, bunun ise taze meyve ve sebze aylık fiyat gelişmelerinin mevsimsel yapısına yansıdığı anlaşılıyor (Grafik 6 ve 7). 2020 öncesi dönemde taze meyve ve sebze enflasyonu yaz aylarında aylık enflasyona ortalamada negatif katkı verirken, bunun 2020 sonrası dönemde tersine döndüğü görülmekte. Son dönemde gözlenen bu değişimde pandemi, tedarik zinciri aksaklıkları ve jeopolitik gelişmeler gibi faktörlerin yanı sıra iklim değişikliğinin de önemli bir payı olduğu düşünülmekte.

Özetle, iklim değişikliğinin geldiği son nokta sürdürülebilirlik ve gıda güvenliğine ek olarak fiyat istikrarı açısından da önemli bir tehdit unsuru haline geldi. İklim değişikliği ve gıda fiyatları ilişkisi özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için gerek hanehalkı refahı gerekse genel enflasyon görünümü açısından kritik öneme sahip. Bu yazıda özetlendiği üzere, iklim değişikliği kaynaklı artan sıcaklık ve aşırı hava olaylarının taze meyve ve sebze üretimi, maliyeti ve fiyatları ile ilişkili olduğu değerlendirilmekte. İklim değişikliği sonucunda artan sıcaklıklar ve yaşanan kuraklıkla meyve ve sebze üretim miktarı düşerken, üretim maliyetleri ve dolayısı ile fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşmakta. Bu gelişmeler, gıda fiyatları ve iklim değişikliğinin birlikte ele alınmasının önemi ve gerekliliğine vurgu yapmakta.

[1] Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Christine Lagarde’ın kaleme aldığı 7 Kasım 2022 tarihli “Büyük resmi çizmek: İklim değişikliğini gündemde tutmak” başlıklı yazı.

[2] Kotz, Maximilian, F Kuik, E Lis, C Nickel. (2024). Global warming and heat extremes to enhance inflationary pressures. Communications Earth & Environment 5.1: 116.

[3] Kuraklık tanımı ve Türkiye’de kuraklık dönemleri için bkz. Kurnaz (2014) (Türkiye ve Kuraklık, İstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Üniversitesi-İstanbul) ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü (2023) (2022 Yılı İklim Değerlendirmesi).

Kaynakça

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü. (2023). 2022 Yılı İklim Değerlendirmesi.

Kurnaz, Levent. (2014). Türkiye ve Kuraklık, İstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Üniversitesi-İstanbul.

Kotz, Maximilian, F Kuik, E Lis, C Nickel. (2024). Global warming and heat extremes to enhance inflationary pressures. Communications Earth & Environment 5.1: 116.

Lagarde, C. (2022). Painting the bigger picture: keeping climate change on the agenda. ECB Blog, 7.

Aslıhan Atabek Demirhan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Kıdemli Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

S. Simin Bayraktar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Yardımcı Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

ANA SAYFA

* Blogda yer verilen görüşler yazarlara aittir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi görüşlerini temsil etmeyebilir.