TT

Orhun Sevinç

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Genel Müdür olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

"Türkiye’de işlenmemiş gıda ürünlerinde fiyat oluşumu ve oynaklığında ihracatın rolü nedir?" sorusu uzun süredir gündemde. Ancak, bu sorunun doğru cevabını bulmak pek kolay değil. Konuyla ilgili süregelen tartışmada iki ana görüş söz konusu. Bir görüş ihracattaki artışların yurt içinde tüketime ayrılan miktarı kısarak fiyatları yükselttiğini ileri sürüyor. Diğer görüş ise birçok üründe ihracatımızın yurt içi tüketime oranla düşük olduğunu ve dışa sattığımız ürünlerin yurt içi tüketimin ikamesi olmadığını belirterek ihracatın yurt içi fiyatları sürekli olarak etkileme potansiyeli olmadığını savunuyor. Ürün bazlı üretim ve tüketim verileri aylık frekansta bulunmadığından dolayı doğru cevabı veriye bakarak verebilmek mümkün görünmüyor. Ancak, mevcut verilere baktığımızda iki husus ön plana çıkıyor. Birincisi, ihracat ve yurt içi fiyatlar arasında gözle görülür bir pozitif ilişki var. İkincisi, bu ortak hareket yurt içi ürün arzı belirgin biçimde değişmediğinde dahi (kısmen de olsa) gözlemlenebiliyor. Dolayısıyla, fiyat oluşumunda ürün arzındaki miktarsal değişime ilave olarak hangi mekanizmaların işlediğini anlamakta fayda var.

Bu çalışmada Türkiye’de görece az tartışılmış bir konu olan ürün kalitesindeki değişimleri mercek altına alıyor ve kalite yönetiminin de fiyat oynaklığını azaltmada önemli bir araç olabileceğini tartışıyoruz. Analiz ihracatın kalite kompozisyonuna ilişkin kısaca şu soruya odaklanıyor: ihracatın miktarı ve birim değeri aynı kalmak koşuluyla, sadece kalite kompozisyonu değiştiğinde fiyatlar nasıl ve hangi mekanizma ile etkileniyor? Basit bir deney yapabildiğimizi düşünelim. Varsayalım ki satageldiğimiz düşük kalitedeki ürün yerine, aynı miktarda ve yurt dışında aynı fiyattan alıcı bulan yüksek kalitedeki ürünü satmaya başladık; bu durumda yurt içinde fiyatlara ne olur? Alışıldık tezlerle düşünüldüğünde, resmi istatistiklerde kalite kompozisyonundaki değişimlerin hesaplara yansıtıldığı varsayımı altında, miktar değişmediğine göre fiyatta da belirgin bir değişiklik beklenmemeli. Ancak bulgularımız daha farklı bir yöne işaret ediyor.

Aylık fiyat değişimlerinde ihracatın kalite kompozisyonu ne kadar etkili?

Analiz yıl boyunca temin edilebilen, hem yurt içinde hem de yurt dışında yaygın olarak tüketilen ve tüketim özellikleri itibarıyla birbirine yakın ürünler olan domates ve salatalığa odaklanıyor. Bu ürünler aynı zamanda tüketici sepetinde hatırı sayılır oynaklık oluşturan kalemlerden. Amaç ihracatın kalite kompozisyonuna göre yurt içi fiyat değişimlerinin nasıl etkilendiğini tahmin edebilmek. Kalite kompozisyonunu kaliteli ihracat oranı olarak isimlendirdiğimiz bir ölçüyle belirleyebiliriz. Kaliteli ihracat oranı basitçe, refah seviyesi Türkiye’den daha yüksek olan ülkelere satılan ürün miktarının o ürünün toplam ihracatına oranı olarak tanımlanabilir. Refah seviyesi daha yüksek ülkelere odaklanmanın amacı, daha yüksek alım gücüyle kaliteli ürünü talep eden ve tüketimde kalite standartlarını sıkı şekilde uygulayan ülkeleri analize dahil edebilmek. Böylece iç piyasamızın en kaliteli ürünlerinin gittiği pazarları teşhis edebiliriz.

Regresyon modeli, ürünlerin NUTS2 düzeyinde bölgesel fiyatlarının aylık değişimlerini, kaliteli ihracatın oranı, ürünün toplam ihracat miktarının aylık değişimi ve ürünün toplam ihracat birim değerinin aylık değişimiyle açıklamaya çalışıyor. Ayrıca bölge, takvim ayı, ürün tipi ve zaman sabit etkileri ile bu sabit etkilerin etkileşimleri kontrol ediliyor. Teknik olmayan bir anlatımla, değişkenler arasındaki ilişki bölgesel, mevsimsel, ürüne özgü etkilerden (ve çeşitli kombinasyonlarından) ve bölgesel ortak zaman etkilerinden arındırılıyor. Diğer taraftan, toplam ihracat ve ihracat birim değerdeki değişimler de önemli değişkenler olduğundan onlardan gelen etkiler de kontrol ediliyor. Kısacası, ikinci paragrafta tarif edilen deney ortamına mümkün mertebe yaklaşmaya çalışıyoruz.[1]

Bu modele göre tahmin edilen kompozisyon etkisini özetlemek gerekirse, kaliteli ihracat oranının bir ayda sıfırdan yüzde 100’e çıkması ürünlerin fiyatını ortalamada yaklaşık yüzde 30 civarında artırıyor. Bu tahmin hem istatistiksel hem ekonomik açıdan anlamlı. Grafik 1 ve 2, analiz sonucunun yaklaşık görsel karşılığı olarak değerlendirilebilir. Bahsi geçen etkilerden arındırılmış ortalama fiyat değişimleri ve aynı etkilerden arındırılmış kaliteli ihracat oranları fark edilir derecede ortak bir seyir izliyor. Toplam ihracatımızın ve ihracatımızın birim değerinin aynı kalacağı varsayımı altında yapılan bu tahmin, ihracatta kalite kompozisyonunun fiyat oynaklığı üzerinde ciddi bir etkide bulunabileceğini gösteriyor. Konu yaş meyve-sebze olduğunda ve etkinin büyüklüğü düşünüldüğünde kalite kompozisyonundaki değişimlerin fiyat oynaklığının da bir etmeni olduğu söylenebilir. Yani ne kadar sattığımız kadar, kime ve neyi sattığımız da fiyat oluşumu açısından kritik önem arz ediyor. Dahası, ihracatın kalite kompozisyonundaki değişimler bir anlamda yurt içindeki arzın kalite yapısını da etkilediğinden, bu sonuç politika tasarımında piyasadaki ürünlerin kalite yönetimi konusunu da ön plana çıkarıyor.

İhracatın kalite kompozisyonu fiyatları hangi mekanizmalarla etkiliyor?

Mevcut arz-talep odaklı bakış açısına göre bu sonuç ilk bakışta “kafa karıştırıcı” olarak algılanabilir. Ancak, örneğin refah seviyesi Türkiye’den yüksek olan ülkeler setinin çoğunluğunu oluşturan AB ülkelerine yaptığımız ihracat düşünüldüğünde, akla yatkın mekanizma kendini hemen gösteriyor. AB ile söz konusu ürünlere olan yaklaşımdaki temel farkımız, AB’nin genel ve özel satış standardı uygulamalarında yüksek bir kalite çıtasını sıkı bir şekilde koyuyor olması. Türkiye’de ise iç piyasa, çok geniş ve öngörülebilirliği düşük bir kalite yelpazesine olanak tanıyor. Diğer değişkenleri sabit tutup, refah seviyesi bizden yüksek olan ülkelere ihracatımızı artırdığımızda üretimimizin kaliteli kısmını daha çok satmış oluyoruz. İlk bakışta, bu ilave ihracatın sonucunda iç piyasada ortalama kalite düşeceğinden, kalan ürünlerin ortalama fiyatı da düşer diye düşünülebilir. Ancak fiyat endeksleri tipik olarak kalite düzeltimi yapılmış fiyatları yansıttığından bu gerekçe pek olası değil.[2]

Kalitedeki değişimlerin, fiyatları arzdan ve talepten bağımsız olarak iki mekanizma üzerinden etkilemesi mümkün olabilir. Birincisi, kaliteli ürünün pazarda olduğunu bildiğinde tüketicinin arama güdüsünün ivmelenmesi. Kaliteli ürünlerin olduğunu bildiğiniz bir piyasada kötü ürüne hemen razı olmamanız ve daha çok satıcı dolaşmanız bu mekanizmayı tetikleyen davranışsal olgu. Böylelikle ürün arzı sabit olsa dahi arama güdüsünün güçlü olması neticesinde kaliteli ürünün ulaşılabilirliği fiyatlar üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturur. Tam tersi de doğrudur. En iyi ürünler pazarda yokken hemen alıp gitme eğilimi fiyatları yükseltir. Bu nedenle, kaliteli ürünün ihracatı arttığında tüketicinin iyi ürünü arama motivasyonunun zayıflaması fiyatlar üzerinde ürün kalitesi veriyken (beklenenin aksine) artırıcı yönde bir etki oluşturacaktır.

İkinci mekanizmada ise temel unsur, kalite standardının uygulanmayışı ile kalitedeki yüksek ve öngörülemez oynaklığın tüketicilerin kaliteyi değerlemelerini güçleştirmesi. Bu durumda bir ürünün tüketiciye sunduğu fayda, o üründen elde edilecek faydanın piyasada var olan en iyi üründen elde edilebilecek faydayla kıyaslanması neticesinde ortaya çıkmakta. Buna göre bir ürüne ait kalite baremindeki fiyatların, diğer koşullar sabit tutulduğunda, kaliteye göre sıralanması beklenir. Piyasadaki en kaliteli ürün “vasat” olduğunda en kötü ürünün bile tüketici gözündeki değeri çok düşük olmayacaktır. Piyasada az miktarda da olsa gözlemlenebilir iyi ürünler bulunduğunda ise diğer tüm ürünlerin fiyatı aşağıya doğru güncellenir. Dahası söz konusu durum aracıların tam rekabetçi davrandıkları bir piyasada bile gözlenebilir. Bu durum yine, üretim seviyesinden bağımsız olarak, kalite üst-sınırının fiyat oynaklığı üzerinde etken olmasına yol açabilir.

Sonuç olarak, gözlemlerimize göre gıda fiyat oynaklığını düzenlemede iki yeni ve önemli başlık öne çıkıyor. Birincisi, fiyat istikrarına yönelik risklere ihracat açısından bakıldığında özellikle üst gelir grubundaki ülkelere ve bu ülkelere satılan ürünlerin kalite kompozisyonuna odaklanılması. Bu çalışmada gerçekleştirilen analize göre yurt içinde kaliteli ürün arzının artması sağlıklı fiyat oluşumunu destekleyebilir. İkincisi ise yurt içi piyasadaki kalite standartlarını düzenlemeye yönelik: kalite standartlarının geliştirilmesi ve sıkı denetlenmesi, piyasadaki kalitenin yapısını düzenlemek suretiyle gıda fiyatlarının öngörülebilirliğine önemli katkı sunabilir.

[1] Söz konusu deney ortamına en ideal şekilde ulaşmak her ürün için aylık bölgesel yurt içi üretim ve tüketim verilerini de analize dâhil ederek mümkün olabilir. Söz konusu verilerin mevcut olmaması analizde temel olarak bölge ve zamana özgü sabit değişkenlerle telafi edilmeye çalışılıyor. Bu çalışmada sonuçlar ürüne özgü yurt içi arz ve talep şoklarının domates ve salatalık için aylık frekansta birbirinden çok farklı olmadığı varsayımı altında yorumlanıyor.

[2] Pratikte orta vadede dahi kalite düzeltmeleri etkin bir şekilde hesaplamalara yansıtılamayabilir. Bu durumda iç piyasada ortalama kalite düşerken ortalama tüketici fiyatlarının da düşmesi beklenir. Dolayısıyla hesapladığımız etki gerçek etkinin alt sınırı olarak kabul edilebilir.  Ürün kalitesindeki değişimlerin fiyat endekslerine etkin bir biçimde yansıtılamaması konusu tüm dünyada yaygın olarak tartışılan ve bilinen bir istatistiksel sorun. Konu hakkında detaylı bilgi ve yazın taraması için bkz. Boskin, Dulberger ve Gordon (1998).

Kaynakça

Boskin, M. J., E. R. Dulberger ve R. J. Gordon (1998). “Toward a More Accurate Measure of the Cost of Living: Final Report to the Senate Finance Committee from the Advisory Committee to Study the Consumer Price Index.” Editör: D. Baker. Getting Prices Right: The Debate over the Consumer Price Index (Armonk, NY: M. E. Sharpe).

Orhun Sevinç

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Genel Müdür olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

ANA SAYFA

* Blogda yer verilen görüşler yazarlara aittir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi görüşlerini temsil etmeyebilir.