Finansal koşullar, bir ekonomide faiz, kur, varlık fiyatları ve kredi koşulları gibi finansal değişkenlerin iktisadi faaliyet üzerinde ne ölçüde kısıtlayıcı veya destekleyici olduğunu özetleyen bir kavram. Küresel kriz öncesinde, bir ekonomide merkez bankasının belirlediği kısa vadeli faizlerin bugünkü ve gelecekte alması beklenen değerlerinin finansal koşulları büyük ölçüde temsil edeceği yönünde genel bir kabul bulunmaktaydı. Bu yaklaşım, finansal kesim üzerinde bilanço kısıtlarının ihmal edilebilir düzeyde olduğu ve merkez bankalarının belirlediği faiz oranlarının ekonomiyi etkileme kanallarının büyük ölçüde tahmin edilebilir ve istikrarlı olduğu varsayımına dayanıyordu. Bununla birlikte, küresel kriz sonrası yaşanan dinamikler ve finansal sektörün davranışının reel ekonomi açısından yansımalarına dair deneyimler, kısa vadeli faizler ile genel finansal koşullar arasındaki ilişkinin bazı dönemlerde oldukça zayıflayabildiğini hatırlatmakta. Ayrıca, finansal sektör üzerindeki bilanço kısıtlarının da, para politikasından bağımsız olarak, finansal aracılık ve iktisadi faaliyet üzerinde dönem dönem oldukça belirleyici olabileceği görülüyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yurt içi finansal koşulların küresel likidite ve risk iştahına duyarlılığının yüksek olması, para politikası ile finansal koşullar arasındaki ilişkiyi daha da zayıflatabilmekte. Dolayısıyla, finansal sektöre dair genel koşulların para politikasından bağımsız olarak kapsamlı bir şekilde takip edilmesi önem taşıyor.
Bu doğrultuda, birçok ülkede parasal ve finansal koşulların genel görünümüne dair toplulaştırılmış ölçütler geliştirildi. Finansal piyasaların ekonomik görünüme ilişkin içerdiği bilgiyi derleyen ve özetleyen bu endeksler genelde “finansal koşullar endeksi” (FKE) olarak adlandırılmakta. Son dönemde bu endeks merkez bankaları tarafından yaygın olarak kullanılmaya ve takip edilmeye başlandı. Endeks, temelde kur, faiz, risk primi, kredi koşulları ve getiri eğrisi gibi finansal göstergelerin ekonomik aktiviteyi tahmin gücüne göre ağırlıklandırılarak toplulaştırılmasından oluşmakta.
Enflasyon hedeflemesi uygulayan fiyat istikrarına odaklı bir merkez bankası için finansal koşullar esas olarak çıktı açığı ve enflasyona dair içerdiği bilgi dâhilinde önem taşıyor. Örneğin, finansal koşulların bilanço kısıtları veya genel beklentiler nedeniyle sıkı olduğu bir dönemde merkez bankalarının daha destekleyici bir konuma geçmeleri enflasyonist olmamakta. Dolayısıyla finansal koşullar para politikasının iletişimi açısından önemli bir kavram olarak ortaya çıkıyor.
İktisadi yazındaki çalışmalar son dönemde geleneksel ve geleneksel olmayan politikaların etkilerinin değerlendirilmesi açısından FKE’nin önemini giderek daha ağırlıklı olarak vurgulamakta. Zira para politikasının reel ekonomiye aktarımı büyük ölçüde finansal koşullar aracılığı ile gerçekleşiyor. Politika faizinin seviyesi ve izleyeceği patika kadar finansal piyasalar aracılığı ile reel ekonomik faaliyete nasıl yansıyacağı da önem taşıyor. Politika faizindeki değişim finansal koşulların hareketinde sadece bir boyutu yansıtırken, politika faizi ve diğer finansal göstergeler arasındaki etkileşim de aktarım mekanizmasında önemli rol oynamakta. Örneğin, merkez bankasının belirlediği kısa vadeli faizin kredi piyasasına yansıması veya döviz kuru üzerindeki etkileri her durumda aynı olmayabilmekte. Özellikle politika faizinin yanı sıra zorunlu karşılıklar ve risk ağırlıkları gibi birden fazla politika aracının kullanıldığı durumlarda genel finansal koşulları izlemek politika yapıcılara değerli bilgiler sunabiliyor.
Bu motivasyondan hareketle, Kara, Özlü ve Ünalmış (2015) çalışmasında Türkiye için FKE geliştirildi. FKE, TCMB tarafından düzenli takip edilerek güncellenirken resmi enflasyon raporlarında endeksin özellikle krediler ile ilişkisi yorumlanmakta (Grafik 1). Türkiye için TCMB bünyesinde geliştirilen FKE kredi büyümesini üç çeyrek gecikme ile istikrarlı bir şekilde öncülemekte. Öngörü performansına ilişkin istatistiksel analizler finansal koşullar endeksinin kredi büyümesi açısından önemli bir öncü gösterge olduğuna işaret ediyor.
Grafik 2’de finansal koşulların zaman içerisinde gelişimi ile endekse giren her bir değişkenin katkısı görülmekte. Pozitif değerler finansal koşulların destekleyici olduğunu gösterirken negatif değerler sıkı finansal koşullara işaret etmekte. Endeksteki hareket toplam finansal koşulların ne yönde değiştiğini yansıtırken, her bir değişkenin sağlamış olduğu katkı ise finansal koşulların hareketinde belirleyici olan finansal göstergeler hakkında bilgi sunuyor. Finansal koşullarda aşırı gevşeme veya aşırı sıkılaşma olduğu dönemlerde hangi değişkenlerin buna katkı verdiğinin öğrenilmesi, nasıl bir politika tepkisine ihtiyaç duyulduğunu gösterebilecek. Örneğin 2016 yılının üçüncü çeyreğinde finansal koşullardaki sıkılığın temelde kredi standartları kaynaklı olduğu, diğer koşulların ise daha destekleyici konuma ulaştığı görülmekte. 2016 yılının dördüncü çeyreğine ilişkin mevcut verilere göre başta risk primi ve döviz kuru olmak üzere diğer değişkenler de endekse negatif katkı vermeye başlamış. Geliştirilen endeksin ve alt bileşen katkılarının takip edilmesi son dönemde yaşanan finansal çevrimlerin ve uygulanan politikaların etkilerinin anlaşılması açısından faydalı bilgiler içeriyor.
Grafik 3’te endekste yer alan değişkenler endekse katkıları yönünde işaretleri düzeltilmiş olarak net kredi kullanımı/GSYİH serisi ile birlikte çizdirilmekte. Finansal göstergeler genellikle endeksin davranışına benzer şekilde net kredi kullanımını üç çeyrek öncülüyor. 2016 yılı dördüncü çeyreğine ilişkin mevcut verilere göre, ABD seçimlerinin yarattığı küresel belirsizlik ortamının etkisiyle endekse katkı veren değişkenlerin genellikle sıkılaştırıcı konuma geçtikleri görülüyor. Mevcut verilere göre kredi faizi, katkısı azalmakla birlikte, endekse pozitif yönde katkı vermeye devam ediyor. Kredi faizleri, son dönemde, TCMB borç verme faizindeki indirimlerin de etkisiyle önceki dönemlere göre daha ılımlı seviyelerini korumakta. Mevcut veri ve varsayımlar doğrultusunda son çeyrekte FKE’nin tekrar sıkılaştırıcı konuma geçtiği değerlendirilmekte.
Sonuç olarak, para politikası kararları değerlendirilirken politika faizi ile finansal koşulların birlikte ele alınması gerekiyor. Özellikle para politikası faizleri ile diğer finansal göstergeler arasındaki ilişkinin güçlü olmadığı dönemlerde finansal koşulların bir arada takip edilmesinin önemi daha da artıyor.
Kaynakça:
Kara, H., P. Özlü ve D. Ünalmış (2015). "Türkiye için Finansal Koşullar Endeksi", Central Bank Review, 15(3), 41-73.