Ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı, son yıllarda önemli bir artış göstermekle birlikte, halen OECD ortalamasının oldukça altında (Grafik 1). Kadınların iş gücü piyasasına katılımını etkileyen faktörlerin tespiti, ilerleyen dönemlerde bu artışın devamını sağlayacak politikaların tasarlanması açısından önem taşımakta. Bu yazıda kadınların iş gücüne katılımının belirleyicilerinin zaman içindeki değişimlerini ve bu değişimlerin iş gücüne katılım oranındaki artışa katkılarını inceliyoruz.
Türkiye üzerine yapılan çalışmalar birçok faktörün kadınların iş gücüne katılım kararını etkilediğini göstermekte. Eğitim, özellikle üniversite diploması, kadınların iş yaşamına dâhil olabilmesi için oldukça önemli. Evli kadınlarda sorumlulukların artması iş gücüne katılım olasılığını kısıtlıyor. Birden fazla neslin bir arada yaşadığı ataerkil ailelerde ise kadınlar ev içi sorumluluklarını paylaşabiliyor ve bu tip hanelerde yaşayan kadınlar iş gücü piyasasında daha aktif yer alabiliyor. Öte yandan, çocuk sahipliği ve evde yaşlı bireylerin bulunması kadınların evdeki iş yükünü artırıyor ve dışarıda çalışma olasılıklarını düşürüyor. Son olarak, kişinin yaşı ve doğum yılı kuşağı da iş gücüne katılım kararını etkiliyor. Yaş etkisi, bir kişinin hayatı boyunca iş gücüne katılım oranındaki değişimleri ifade ederken kuşak etkisini genç nesillerin yaşlı olanlara göre farklı iş gücüne katılım kararlarının olması şeklinde değerlendirebiliriz.
2004 ve 2016 yıllarına ait Hanehalkı Bütçe Anketi verilerinden elde edilen istatistikler, kadınların iş gücüne katılımını etkileyen faktörlerde zaman içinde ciddi değişikler olduğuna işaret ediyor (Tablo 1). Öncelikle kadınların ortalama eğitim düzeyinde önemli bir iyileşme göze çarpıyor; üniversite mezunu kadınların payı yüzde 6’dan yüzde 16,7’ye çıkarken düşük eğitimli kadınların oranında ciddi azalış var. Çocuk sahibi olma olasılığı azalırken hanede yaşlı bireylerin bulunma olasılığının artması ve ortalama yaşın artması diğer öne çıkan hususlar.
Kadınların tarım-dışı iş gücüne katılımını belirleyen faktörleri 2004-2016 dönemi verisini kullanarak bir logit modeliyle tahmin ediyoruz. Tablo 2 öne çıkan sonuçları gösteriyor. Eğitim düzeyinin artması kadınların iş gücüne katılımını artırıyor. Öte yandan evli olmak ile çocuk sahibi olmak ya da hanede yaşlı bireylerin bulunması artan ev içi sorumluluklar nedeniyle kadınların iş gücü piyasasına girmesini sınırlandırıyor.
Eğitim düzeyinin artması çocuk sahibi kadınların iş gücüne katılımı önündeki engelleri sınırlandırabilir. Benzer şekilde, kurumsal yapıdaki değişim, örneğin kreş ya da okul öncesi eğitim olanaklarının artması zaman içinde çocuk sahipliğinin olumsuz etkisini azaltabilir. Bu kanalların etkisi çocuk sahipliği değişkenlerinin eğitim düzeyi ve yıl değişkenleri ile etkileşim terimlerinin katsayıları ile verilmekte (Tablo 3). Okul öncesi (0-5 yaş) çocuk sahibi kadınlar arasında lise ve üniversite mezunu olmak iş gücüne katılım olasılığını artırıyor. Bir diğer ifadeyle eğitim düzeyindeki iyileşme çocuk sahipliğinin iş gücüne katılım üzerindeki olumsuz etkisini sınırlandırıyor. Öte yandan, yıl katsayılarının istatistiki olarak anlamlı olmaması çocuk sahibi olmanın iş gücüne katılım üzerindeki olumsuz etkisinin azalmadığına işaret etmekte.
Kadınlar arasında tarım-dışı iş gücüne katılım oranında 2004 ve 2016 yılları arasında gözlenen artışın kaynakları neler? Tablo 4 üstteki analiz sonuçlarına göre, kadın iş gücüne katılım oranındaki artışta etkili olan faktörlerin paylarını göstermekte. Kuşak etkileri katılım oranındaki artışın yüzde 63,1’ini açıklamakta. Diğer bir ifadeyle, yeni nesil kadınlar önceki nesillere göre iş gücü piyasasına girmeye daha meyilli. Sosyal normlardaki ya da kurumsal yapıdaki değişimler yeni nesillerin iş gücü piyasasında daha aktif olmasında etkili olabilir. Örneğin, emeklilik yaşındaki kademeli artış genç nesillerde iş gücüne katılım oranını artırıyor. Eğitim düzeyindeki artış ise iş gücüne katılım oranındaki artışın yaklaşık dörtte birini açıklıyor. Eğitim düzeyindeki artış, doğrudan etkinin yanı sıra, çocuk sahipliğinin olumsuz etkisini azaltarak dolaylı olarak da iş gücüne katılımdaki artışı destekliyor. Yaş etkileri ve doğurganlığın azalması iş gücüne katılım oranını artıran diğer önemli faktörler. Evde yaşlı kişi bulunma olasılığının artması ise katılım oranını sınırlı oranda düşürmüş.
Özetle Türkiye’de kadın iş gücüne katılım oranında son yıllarda önemli mesafe kaydedildi. Bununla birlikte, gelişmiş ülke seviyelerine yakınsamak için son yıllardaki kazanımların sürdürülmesi önem taşımakta. Eğitimin yaygınlaşması, emeklilik yaşındaki artışın kademeli olarak sürmesi ve kuşak etkisi gibi faktörler kadın iş gücüne katılım oranını artırmaya devam edecek. Öte yandan, bu artışın hızlandırılması için kreş ve okul öncesi eğitim olanaklarının artırılması ve erişilebilir ücretlerde sunulması kritik önem taşıyor. Son olarak, ilerleyen yıllarda yaşlı nüfusun oranı artmaya başlayacak. Bu değişimin kadın iş gücü katılımını olumsuz etkilememesi için yaşlı bakım merkezlerinin yaygınlaştırılması önemli.
Referanslar
Aldan, A. ve Öztürk, S. (2019). Kadın İşgücüne Katılımında Artışın Belirleyicileri: Kuşak Etkisinin Ayrıştırılması. TCMB Çalışma Tebliği No: 19/05.